13 Mart 2018 Salı

Şekersiz 21 gün... Bitti bile:)

Hani derler ya bir alışkanlığı kazanmak istiyorsan onu 21 gün yap diye. Şekersiz 21 gün diyeti de böyle bir şeymiş. Ben özellikle şekersiz beslenmek, çikolata ve paketsiz yiyeceklerden uzak durma alışkanlığı kazanmak adına bu programa dahil oldum. İyi ki de oldum. Resmen bir beslenme alışkanlığı kazandım. Bugün itibariyle 21. günü tamamladık. Ben eksi 2,6 kiloyla tamamladım ve çok mutluyum. Gerçi şu geçen haftaki İstanbul kaçamağını yapmasaydım 3'ü zorlardım belki ama neyse. Ne diyordum, hani 21 gün bitti eski hayata mı döneceğiz? Öyle kolay olmuyor o iş. Tamam bitti ama beslenme alışkanlığı üzerimize kaldı, belki diyetteki kadar disiplinli olamayız ama yine sağlıklı yiyecekler, uygun porsiyonlara devam bence. İnsanın eli bile bile çikolataya gidemiyor sanki bu diyetin ardından.. Kendi adıma çok faydalı oldu, tüm sorularımı içtenlikle cevapladıkları için Emine ve Ayşe'ye ve beraber diyet yaptığım what's up şekersiz 21 gün E grubuna teşekkürler:) Belki görüşürüz birkaç ay sonra tekrardan... Unutmadan, bu diyet programı instagramda Ayşe ve Emine'nin oluşturdukları @thecyprea hesabı tarafından duyuruluyor, sanırım dönem dönem tekrarlanıyor, bir de 5 günlük bir versiyonu var, denemeye değer...

26 Şubat 2018 Pazartesi

Şekersiz 21 gün… İlk hafta

Şeker tüketmeden nasıl olacak? Peki hiç çikolata da mı yok? Yok hatta paketli yiyecek de yok :) Bugüne kadar pek diyet yapmadım, diyet disiplinine girmedim, yaptıysam da kendi kafama göre bazı kalorili yiyecekleri kesme ve sporla vermem gereken kiloları vermeye çalışırdım. Zaten son 2 yıldır, hamilelik ve emzirme nedeniyle diyet yapmak çok da doğru değildi benim için. Sonra baktım kızım 1 yaşına geldi, bahar geliyor, bir de instagramda 21 gün şekersiz bir program çağrısı gördüm tesadüfen. Düşündüm, gelgitler yaşadım, olur mu? Yapabilir miyim? Sonra hadi dedim tam zamanı, engel yok bir şey yok ne kadar zor olabilir ki? ve başladım... bugün 7. gün bitti. @thecyprea'nın verdiği diyet listesindeki örnek menüler, yenebilen ve yenmemesi gerekenler rehberliğinde diyet devam ediyor. Bir de what's up motivasyonu var tabi. Benim dışımda 7 kişi daha var grupta diyet yapan, bir de bizi yönlendiren @thecyprea. @thecyprea hesabı Kıbrıs'ta yaşayan 2 diyetisyen tarafından yürütülüyor. Emine ve Ayşe. Sabah 9'dan sonra yazışmaya başlıyoruz, yediklerimizi, aklımıza takılanları, zorlandığımız durumları paylaşıyoruz. Onlar da bize tavsiyelerde bulunuyorlar, yediğimiz doğru miktarda mı, tüketilmemesi gereken bir yiyecek mi gibi. Bir de arada deneyebileceğimiz tarifler. Bence şimdilik iyi gidiyor, arada mutlaka küçük yanlışlar, kaçamaklar olabiliyor. Ama asla basit şekerli tatlı yok! Şimdiden üçte biri bitti bile. Yarın sabah tartılıp kilo durumumuza bakacağız. Çok heyecanlıyım. Bakalım ne durumdayım? #notdüştüklerim #şekersiz21gün #diyetteyim

25 Ocak 2015 Pazar

Can sıkıntısı üzerine Tiramisu iyi gider...

Günlerden pazar, eve tıkılıp kaldım...Akşam geç yattığımdan sabah kalkmam on buçuğu buldu, kahvaltı falan derken rutin pazar sendromu yerleşiverdi bana...sonra dedim ki bir tiramusu yapayım, süt(2,5 bardak), şeker (3 kaşık), un(3 kaşık), yumurta (1 adet) karıştırıp pişirdim, sonra biraz soğutup labne peynirini ekledim (200 gram). Sıra geldi kakaolu keki ıslatmaya, bunu da filtre kahveyle hallettim, kahveyle ıslanan kekin üstüne biraz krema ve muz dilimleri sonra kekin diğer yarını kapatıp üstüne yine krema ve doğruca dolaba soğumaya...Çıkarıp üstüne kakao, bu klasik kolay tiramisu tarifi..Ama ben granül kahveyle ıslatılan halini sevmem, zaten kahvenin o halini de artık pek tüketmiyorum, varsa yoksa filtre kahve veya türk kahvesi..Bence filtre kahve kullanmak biraz daha güzelleştiriyor, bir de arasına muz koyuyorum ben...İşte resmi:)))

6 Ağustos 2013 Salı

Yoksa hafızamız silecek mi bu yaşananları?

Gelibolu’dayım…Terasta..Rüzgar sonbahar gibi esiyor, saçlarımı birbirine katıyor, toparlamak mümkün değil. Ben de keyfini çıkarıyorum, rüzgara bırakıyorum kendimi, saçlarımı…Mabel Matiz dinliyorum, bir de Mehmet Erdem..Zor değil, Aşk yok olmaktır, Herkes aynı hayatta, Yalan ve daha niceleri… Yalnız bir keyif akşamı gibi, biraz hüzünlü, sanki sonbahar akşamı, yaz bitmiş kış gelecek gibi, belki de fırtınadan önceki sessizlik gibi.. Yarınki köşe yazıları yazılmıştır şimdiden, herkesin söyleyecek bir sözü vardır mutlaka, yapacak yorumları, bu akşamdan konuşmaya başladılar zaten. N’olacak onların hali, ailelerinin umutları…Kim ne derse desin gerçeği, yapılan haksızlığı, ülkenin adalete olan inancının yok edilişini değiştirmeyecek. Hakim nasıl verebildin o kararları? Kalemini kırdın mı bari? Çıkar mıyız birgün düzlüğe? Yoksa bundan ötesi daha mı karmaşık olacak? Sonbaharda n’olacak? Kutuplaşacak mıyız daha çok? Sahi yer kaldı mı daha? Daha da ayrılabilir miyiz ikiye? Tersi için artık çok mu geç kaldık? Çocuklarımıza ne anlatacağız, nasıl anlatacağız bütün olan biteni, bu karmaşayı? Sahi 10 yıl sonra ne diyeceğiz bu olanlara, yoksa hafızamız silecek mi bu yaşananları? (5 Ağustos'13 ardından)

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Gillmore Girls...Life's short. Talk fast.

Aslında diziyi özetleyen cümle budur.. hızlı ve çok konuşan konuşurken saçmalayan nasıl da o kadar çok şeyi biranda aklına getirip de konuştuğuna hayret ettiğim Lorelei...Hatta sık sık özenirim onun bu kadar çok konuşmasına ama sanırım normal bir insan bu kadar absürd şeyi aklına getirip konuşmaz veya konuşma zahmetinde bulunmaz. Kızı Rory...Süper çalışkan, düzenli, akıllı kız..Hep birşeyler planlar, yapacak çok şeyi, okuyacak çok kitabı, araştıracak bir sürü konusu vardır..Az zamanda nasıl o kadar işi başarır anlayamam..Lorelei'ın anne ve babası, Luke, Lane ve diğerleri.. Anne kızın sıcacık ilişkisi, yemek ve abur cubur sevgisi takdire şayandır. İnsan izledikşe abur cubur yiyesi gelir, bu kadar çok abur cubur yeyip nasıl kilo almadıklarını düşünürüm :)) Süper bir ilişkidir onlarınki, herşeyin bir çözümü vardır, en kötü Luke's'e gidip bir hamburger ve tatlı yerler, kahve içerler...Sabahları kahvesiz olmaz..Akşamları yemek ısmarlayıp film izleme keyfi paha biçilemez..İnsanı nasıl da özendirirler bu sıcacık ilişkiye... Seneler önce izlemeye başlayıp neden bilmem bıraktığım ama ne zaman rastlasam izlemeye doyamadığım tv dizisi..Geçen gün son sezonuna başladım ve az önce sezonun 22. ve dizinin final bölümünü izledim..Onlardan ayrıldığıma, onların ayrılmasına nedense üzüldüm, bir iki damla eşlik etti. Neyse belki ilk sezondan başlayıp izlerim yine hayatımın başka bir döneminde..Yine de iyi ki bu diziyi yapmışlar ve izlemişim, benim de gençlik yıllarıma damgasını vuran bu dizinin bitişini bir fincan filtre kahveyle taçlandırıyorum..

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Herşeyin bir ilki vardır'a devam ve başka şeyler

Yazmayalı bayağı uzun olmuş, en son ben az sonra derse giriyorum deyip orada kalmışım, derse gireli çok oldu tabi:)) O günden sonra birçok derse girdim ama öğrencileri beğenmedim, çok rahatlar, disiplin yok, ders dinleme yok, varsa yoksa telefonları...Telefon çalıyor daha 19 yaşındaki çocuk çok önemli bir telefon geldi diye çıkıyor dersten, ay dersi kaçırdım birşeyler öğreneyim telaşı hiç yok..İnanıyorum ki mezun olduklarında bölümleriyle alakalı birkaç şey sorsanız onu da bilemeyecekler...Umarım gelecek sene birşeyler değişir, yoksa tüm öğrencilerin böyle olduğuna inanmak istemiyorum, mutlaka biryerlerde dersi önemseyen öğrenci kırıntıları kalmıştır... Hafta sonu Cihangir Yoga'daydım, Zeynep Çelen'in Yoganın Temelleri dersi vardı, yaklaşık 3,5 saat boyunca hem yoga yaptım hem de kafamda yogayla ilgili birtakım boşlukları doldurdum. Ardından da hep merak ettiğim İstanbul Modern'in kafesine gittim. Manzarasıyla ünlü bu kafeye gitmek için senenin en sisli günlerinden birini buldum, balkon kısmında oturdum ama denizi izleyemedim sisten ötürü, bir de bayağı pahalı bir yermiş diyorlardı, görmüş oldum. Zaten yoğunlukla turistlerin keşfedip vakit geçirdikleri bir yer. Yine de bira patates için süper bir yer, bir dahaki sefere öyle yapacağım.. Bu resim şu an bilgisayarımın masaüstü resmi, hem çok sevdiğim hillside beach club'dan hem de bana yogayı hatırlatıyor..