14 Mayıs 2011 Cumartesi

Yeni bilgisayara alışma dönemi



İnsan herşeye alıştığı gibi sürekli kullandığı bilgisayara da alışıyor ve iş bilgisayarı olsun ev bilgisayarı olsun kendi kolayına nasıl geliyorsa herşeyi ona göre ayarlıyor ve ayarlarını değiştirmeden zamanla bilgisayarına öğrettiği kullanım alışkanlıklarının rahatına kendini dayıyor.

herşey güzel giderken birden bilgisayarı değiştirmek gerekiyor bu yıllar sonra olursa durum daha da vahimleşiyor ama 1 yıl gibi nispeten kısa bir zaman döngüsü sonrasında bile ki bende olduğu gibi yeniye alışmak zaman ve gayret istiyor.

şu sıralar geçen sene netbook niyetine aldığım bilgisayarım ve nihayet aldığım netbook arasında gidip geliyorum. bazen ikisini birlikte taşıyorum, özellikle de bu haftasonu vaktim var eskideki bilgileri yeniye aktarırım diye planladığım zaman. geçen haftasonu mesela geliboluya taşıdım ikisini ama malesef harici diskin kablosunu unuttuğum için iki koca bilgisayarın ve harici diskin yanımda olmasının amacıma bir faydası dokunmadı. şimdilik 19 mayıs izmir tatiline saklıyorum bu işi. bu arada alışıyım diye netbookumu yanımdan ayırmamaya işlerimi onunla yapmaya başladım ama eski bilgisayar yanımda olmadığından malesef  bazı işler gerekli dosyalar yanımda olmadığından yine yarım kalıyor.

diğer taraftan internet derdi var, tüm beni hatırla uygulamaları baştan yapılacak, kullanıcı adları sabırla tekrar yazılacak, sürekli girilip elimin altında bulunmasını istediğim onlarca site tekrar yeni bilgisayarın hafızasına kazınmaya çalışılacak. işin kötüsü geçiş dönemi uzadıkça daha da sıkıcı olmaya başlıyor.

bir de iki bilgisayarın performansını/kullanımını karşılaştırma safhası var o da ayrı hikaye..

8 Mayıs 2011 Pazar

Ayşe Kulin- Hayat- Hüzün



İki kitabı yaklaşık 10 günde bitirdim, ilkini biraz ağırdan adım ama ikincisini sanırım 2 günde bitirdim, dün Gelibolu'ya giderken arabada aldım elime bugün dönerken sonlarına gelmiştim ve eve geldiğimde de son sayfalarını okudum ve bitti.
Açıkçası kitap ve Ayşe Kulin'in hayatı beni oldukça derinden etkiledi, ki röportajlarına göre yaşadıklarını fazla derine inmeden anlatmış. Yine de hüzünlü tarafı ağır basmış bir hayat gibi geldi bana.
Ayşe Kulin'i ilk okumaya adı Aylin isimli kitabıyla başlamıştı. Bir dönem çok popülerdi kitap, herkesin elinde görürdüm. Sonra birkaç kitabını daha okudum ama hepsini takip edememiştim. Yazdığı kitaplara baktığımda 20i aşkın kitabı olduğunu gördüm. Erken yaşlarında başlasaymış kim bilir ne kadar çok kitabı olurmuş.
Hayat ve Hüzün ikilemesine gelince Ayşe Kulin 80li yıllara kadar hayatını acısıyla tatlısıyla anlatmış, akıcı bir dille.
Geniş ailesi hep bir arada olamaya çalışmaları, birbirlerine daima destek olmaları, ailenin kızlarına karşı koruyucuklarının onu bunaltıp özgürlüğüne kavuşmak için çareyi erken bir evlilikte bulması ve böylece hayatının farklı bir yönde değişmesi. Keşke diyor insan öyle olmasaymış üniversiteye gitseymiş kim bilir ne kadar başarılı olurmuş zamanında. Ciddi bir hayata tutunma mücadelesi vermiş yılmadan. İnsan okurken ona sarılmak ve korumak istiyor kötülüklerden sanki. Diyecek bir şey yok takdir etmekten başka. En başta da söylediğim gibi insanı etkisi altına alan ve o etkiden bir an önce kurtulup normal hayata dönmek istediğim bir kitap. Herşeye rağmen okunmalı okunmalı..Şiddetle tavsiye ederim.